Stj Dr Melike Keskin, Stj Dr Duygu Öztürk, Prof.Dr Ahmet Dobrucalı
Delta hepatiti virüsü (HDV) hastalık oluşturabilmek için hepatit B virüsü gibi (HBV) gibi bir hepadnavirüse ihtiyaç duyan defektif bir RNA virüsüdür. HDV ancak HBV yüzey antijeni ile (HBsAg) çevrelendiğinde çoğalabilmekte ve infeksiyona neden olmaktadır (Bkz. Hepatit B). Bu nedenle HBV ile infekte olan kişiler HDV infeksiyonu açısından ciddi risk altındadır.
HDV infeksiyonu Afrika ve Orta Doğu’daki HBV taşıyıcılarının %40 ında görülürken güney Avrupa’da (örn. Güney İtalya) bu oran %8 civarındadır. Güney Asya ve Çin’ de HBV infeksiyonu endemik olmasına rağmen HDV infeksiyonu nadiren görülmektedir Genel olarak bakıldığında HDV infeksiyonu bakımından ilaç bağımlıları, tekrarlayan kan transfüzyonu yapılan hastalar ve bu kişilerle yakın temasta olan insanlar yüksek risk altındadır. Bu guruplardaki hastalarda HDV tüm yaş gruplarını enfekte edebilmektedir.
HDV nün bulaşma yolları HBV ile benzerlik gösterir (Bkz. Hepatit B). HDV, enfekte olmuş kan ve kan ürünleri yoluyla, cinsel yolla ya da cilt yoluyla (ciltteki açık yaralardan) bulaşır. HDV nün perinatal yoldan (hamilelikte anneden çocuğa) bulaştığı bildirilmiştir ancak pratikte sık görülen bir durum değildir. Perinatal HBV bulaşının sık görüldüğü Asya gibi bölgelerde perinatal HDV bulaşımı nadiren görülmektedir. Aktif HDV infeksiyonunun tüm fazları süresince kan infekte edici özelliğini korumaktadır. Kuluçka dönemi 2-12 hafta arasında değişir. Bu süre HDV ile süperinfekte olan HBV taşıyıcılarında koinfeksiyonlu hastalara göre süre daha kısadır.
HDV infeksiyonun iki epidemiyolojik şekli belirlenmiştir. Akdeniz ülkelerinde HBV infeksiyonlu kişilerde HDV infeksiyonu endemiktir ve çoğunun yakın temasla bulaştığı düşünülmektedir. ABD ve Kuzey Avrupa gibi endemik olmayan bölgelerde HDV infeksiyonu kan ve kan ürünlerine sürekli maruz kalan kişilere, uyuşturucu bağımlılarına ve hemofili hastalarına özgüdür.
HDV infeksiyonu iki şekilde oluşur;
1- HBV ve HDV nin birlikte alınması (koinfeksiyon)
2- Kronik HBV taşıyıcısı olan birinin sonradan HDV ile infekte olması (süperinfeksiyon) .
Bir üçüncü yol karaciğer transplantasyonlarından sonra görülebilen HDV infeksiyondur.
Koinfeksiyonlarda öncelikle HDV çoğalımını sağlayacak kadar HBsAg yapılmalıdır. Koinfeksiyon genellikle daha ağır bir akut hepatit tablosu oluşturur, fakat çoğunlukla sonuçta virüs temizlenir ve hasta tamamen iyileşir. Süperinfeksiyon ise kronik B hepatiti seyrinde bir akut hepatit atağına neden olarak hastalığın ağırlaşmasına ve karaciğer sirozuna ilerlemesine neden olur. Ayrıca kronik HDV infeksiyonu hepatoselüler karsinom gelişimine de neden olabilir (Bkz. Karaciğer kanseri).
HDV süperinfeksiyonu akut veya kronik hepatit şeklinde ortaya çıkabilir. Akut hepatit tablosu 3 – 7 haftalık bir kuluçka döneminden sonra gelişir. Hastada sarılık öncesi dönemde (preikterik dönem, ikter; sarılık) 5-10 gün süren yorgunluk hissi, iştahsızlık ve bulantı gibi semptomlar gözlenir. Bu dönemde karaciğer enzim düzeyleri (ALT ve AST) kontrol edilirse normalden yüksek olduğu farkedilir (Bkz. Karaciğer fonksiyon testleri). İkterik fazda ise hastada sarılık bulguları vardır. Belirgin halsizlik,bulantı, koyu renk idrar çıkarma ve dışkı renginde açılma görülür. Kan testlerinde karaciğer enzimlerindeki yükselmeye bilirubin değerlerinde artış eklenir. Kronik HDV infeksiyonunda akut infeksiyon döneminde görülen klinik bulgular genellikle daha ağır seyreder ve daha sonra iyileşme ve alevlenme dönemleri birbirini izler. Kanda ALT ve AST değerleri yükselir, bilirubin ve albumin değerleri ile protrombin zamanı normal kalabilir. Kronik hepatit D hastalarında HDV belirteçleri (marker) genellikle baskınlanmıştır.
HDV RNA ve HDV antijeni (HDV Ag) akut semptomatik hastalığın hemen öncesinde ve ilk günlerinde kan ve karaciğerde ölçülebilir durumdadır. Anti-HDV IgM antikoru yeni HDV maruziyetinde en güvenilir indikatördür. HDV ve HBV ile akut koinfeksiyon en iyi HDV Ag ve HBcAg ye karşı oluşan IgM antikorları ile tespit edilebilir. HDV süperinfeksiyonu sonucu gelişen kronik delta hepatitinde, serumda HBsAg bulunur ve anti-HDV IgM ve IgG antikorları düşük titrelerde aylarca pozitif kalır (Tablo-1)
Tablo-1.Delta hepatitinde kanda serolojik markerlerin seyri
Hepatitli hastaların tedavisi hepatosellüler hasarın sonlanmasını ve kendini yenilemesini sağlayacak şekilde destekleyici tedavi ile yapılır. İnterferon kullanılarak hastalık durumu zaman zaman hafifletilebilir. Günmüzde HBV ve HCV için spesifik tedavi bulunmasına rağmen HDV için özgün bir tedavi bulunmamaktadır.HDV süperinfeksiyonlu hastaların tedavisi son derece güç olup kalıcı yanıt alma olasılığı düşüktür. HDV infeksiyonunu önleyecek yegane koruyucu uygulama insanlarn HBV aşısı ile aşılanmasıdır. Ancak, aşılama hepatit B taşıyıcılarının HDV ile süperinfeksiyonunu önlemez. Akut (fulminan) ve son evre kronik hepatit D infeksiyonlu hastalarda karaciğer transplantasyonu düşünülebilir.
Tablo II: Hepatitli hastalarda HAV, HCV ve HDV serolojik göstergelerinin yorumlanması
KAYNAKLAR
1- Altıparmak MR,Hamuryudan V, Sonsuz A,Yazıcı H. Cerrahpaşa İç Hastalıkları. İstanbul 2012. S1101
2- Kumar V, Abbas AK, Aster JC. Robbins Basic Pathology. Canada 2013. S618-619
3- http://www.merckmanuals.com/professional/hepatic_and_biliary_disorders/hepatitis/acute_viral_hepatitis.html?qt=hdv&alt=sh#v900224
4- http://www.who.int/csr/disease/en/