Hastalıklar

Hemoroid, Anal Fissür, Fistül ve Diğer Anal Bölge Hastalıkları

Prof.Dr.Ahmet Dobrucalı

HEMOROİD

comics1Hemoroid anal kanalın içini döşeyen kan damarlarının şişmesi halidir.Toplardamar yapısındaki bu kan damarları anüsün iç yüzünü yumuşak bir yastıkçık şeklinde çepeçevre sararak döşemekte ve anusün kapatılmasına yardımcı olmaktadır. Bu damar yastıkçığı sayesinde ishal gibi bağırsak hareketlerinin bozuldugu durumlarda bile anal kanaldan istemsiz gayta ve gaz çıkışı engellenir. Özellikle uzun süren kabızlık ve ishal gibi ıkınmaya neden olan durumlarda, gebelikte, hemoroidler içindeki basıncın artması sonucunda damarlar genişler ve ağrı ve kanama gibi rahatsızlıklara sebep olurlar. Bazı hastalarda ailede diğer şahıslarda da hemoroidal hastalık bulunma öyküsü olabilir. Hemoroidler bazen anüsten dışarı çıkabilecek ölçüde genişleyebilirler.

Hemoroid anal kanalın içini döşeyen kan damarlarının şişmesi halidir.Toplardamar yapısındaki bu kan damarları anüsün iç yüzünü yumuşak bir yastıkçık şeklinde çepeçevre sararak döşemekte ve anusün kapatılmasına yardımcı olmaktadır. Bu damar yastıkçığı sayesinde ishal gibi bağırsak hareketlerinin bozuldugu durumlarda bile anal kanaldan istemsiz gayta ve gaz çıkışı engellenir. Özellikle uzun süren kabızlık ve ishal gibi ıkınmaya neden olan durumlarda, gebelikte, hemoroidler içindeki basıncın artması sonucunda damarlar genişler ve ağrı ve kanama gibi rahatsızlıklara sebep olurlar. Bazı hastalarda ailede diğer şahıslarda da hemoroidal hastalık bulunma öyküsü olabilir. Hemoroidler bazen anüsten dışarı çıkabilecek ölçüde genişleyebilirler.

Hemoroid hangi belirtilere neden olur?

Anüste kaşıntı, yanma ve ağrı, iç çamaşırını kirletebilen akıntı ve değişik şiddetlerde olabilen ve genellikle büyük abdest yapma sonrasında oluşan damlama veya fışkırma tarzında kanama hemoroidal hastalığın başlıca bulgularıdır. Kanama bazen hastaları telaşlandıracak şiddette olabilir. Hastalar anüsten dışarı çıkan hemoroidleri küçük baloncuklar şeklinde hissedebilirler. Anüsün iç ve dış kısmında oluşmalarına göre iç ve dış hemoroidler olmak üzere iki guruba ayrılırlar. Anüs ve kalın barsağın son kısmı olan rektumun diğer hastalıkları ile karışabileceğinden hastanın mutlaka bir gastroenterolog tarafından değerlendirilmesi gerekir.

analbolge

Anüs ve perianal bölge anatomisi

Hemoroid nasıl tedavi edilir?

Ikınmaya yol açan nedenin (Kabızlık veya ishal) ortadan kaldırılması ve dışkının yumuşatılmasına çalışılır. Liften zengin gıdaların tüketilmesi, sıvı alımının artırılması ve gerektiğinde barsak hareketlerinin düzenlenmesini sağlayacak ilaçların kullanılması tedavide yardımcıdır. Aşırı ishal oluşturarak dışkılama sağlayan ilaçlar kullanılmamalıdır. Ağrı ve kaşıntının giderilmesinde kortikozon ve lokal anestezik içeren merhemler ve suppozituarlar (fitiller) yaralı olur. Hemoroidal damarlardaki tonüsü artırarak hemoroidlerin küçülmesine ve ağrının azalmasına yardımcı olabilecek ağız yoluyla alınan ilaçlar denenebilir. Ilık suda oturma banyosu bir dereceye kadar rahatlama sağlayabilir. Akut ve ağrılı olgularda anal kanala  soğuk uygulama  genellikle iyi sonuç verir (Anocryo). Gerektiğinde uygun olan vakalarda hemoroidlerin bağlanması (lastik band ligasyonu), sklerozan madde enjeksiyonu (skleroterapi) ve infrared koagülasyon gibi tedavi yöntemleri denenebilir. Bu tedavilere yanıt vermeyen vakalarda cerrahi tedavi yöntemlerinin uygulanması gerekir.

hemo2

Anüste  dışa prolabe iç hemoroidler

hemo

Makat dışına taşmış iç hemoroidler ve hemoroidlerin endoskopide görünümü

hemoroid5

hemo5

Tromboze hemoroid

ANAL FİSSÜR

Anal Fissür anal kanal üzerinde oluşan uzun bir yarıktır. Hemen her zaman anüsün arka bölümünde ortaya çıkar. Genelde kabızlık çeken insanlarda sert ve büyük hacimdeki dışkı parçalarının anüsten çıkarken neden olduğu bir durumdur. Anal fissürlerin sık olarak görüldüğü diğer bir hastalık Crohn hastalığıdır.

fissura

Anüste anal fissürün dışardan bakıldığında görünümü

analpapilla Anal fissürde  endoskopla bakıldığında anal kanal bitiminde hipertrofik anal papillalar

Anal Fisürün belirtileri nelerdir?

Dışkılama sırasında anüste yırtılma veya kesilme tarzında hissedilen şiddetli ağrı ve kanama anal fissürün tipik bulgularıdır. Ağrı bazen dışkılamadan sonra birkaç saat devam edebilir. Anüsün refleks olarak kasılması buraya gelen kan damarlarını büzerek bu bölgenin kanlanmasını bozar ve iyileşmeyi güçleştirir. Kanama daha çok tuvalet kağıdına sürünür tarzda olup nadiren daha şiddetli olabilir.

hemo3

Anal fissürde anüste cilt pilisi (sentinel fold)

hemo6

Crohn hastalığında komplike fistül ve fissür

Anal Fissür nasıl tedavi edilir ?

Anal fissürün iyileştirilmesinde amaç bu bölgede yer alan sfinkterleri oluşturan kaslardaki spazmın ortadan kaldırılarak kan akımının iyileştirilmesi ve dokuların beslenmesinin temin edilmesidir. Bu amaçla anüs özel cihazlarla genişletilerek anal kanaldaki kaslar zayıflatılır. Diğer bir yöntem de anüsteki kasların gevşetilmesi amacıyla bu bölgeye özel hazırlanmış nitrogliserinli pomadların (%3-4 lük gliseryl trinitrate) sürülmesi veya botox enjeksiyonu yapılmasıdır. Bu tedavi iyileşmeyi sağlarken aynı zamanda bu bölgede hissedilen ağrını azalmasını da sağlar. Birlikte enfeksiyon bulunan vakalarda  antibiyotik  tedavisi uygulanır. Bu tedavilerle iyileşmeyen fissürlerde cerrahi tedavi uygulanmalıdır.

PERİANAL FİSTÜL

Perianal fistüller  anal kanal veya rektumla (kalın barsağın son kısmı) anüs çevresindeki deri arasında oluşan ve deriye açılan kanallardır.Anüsün bir veya birkaç tarafında oluşabilir. Genellikle perirektal apselerle birlikte bulunurlar. Fistül oluşumuna yol açan bir hastalık ta Crohn hastalığıdır.  Perianal füstüller anüs çevresinde uzundan akıntı gelen küçük delikler şeklinde görülürler (fistül ağzı), delik etrafındaki dokuda  kızarıklık, şişlik ve ağrı olabilir. Akıntı nedeniyle anüs ve çevresi ıslanır ve kilotta sarı-pembe renkte  lekeler oluşur. Nadiren  iltihap ve kan da gelebilir.

fistula

Perianal Fistül


Anal fissürü olan  hastalarda mutlaka endoanal ultrasonografi yapılarak fistül yolu ve eşlik eden apse olup olmadığı anlaşılmalıdır. Bazı vakalarda pelvik MR çekilmesi  gerekebilir. Fistülün içerde açıldığı bölgeye göre  basit veya komplike fistül olarak adlandırılır.  Basit fistüller  antibiyotik tedavisi ile kapanabilirler. Komplike fistüllerde cerrahi tedavi veya apse drenajı  vb. ilave işlemlerin yapılması gerekir. Tedaviye  dirençli ve sık nükseden vakalarda Crohn hastalığı akla gelmelidir.

procto12.

Perianal apse ve fistüller

ANAL  TROMBOZ (Tromboze dış hemoroid)

procto13

Anal tromboz anüsün dış kenarındaki toplar damarlar (ven ler) içinde kan pıhtısı  oluşmasıdır. Dış hemoroidal venlerin birinin içinde kan birikmesiyle oluşur.  Bir bezelye veya  bir kestane büyüklüğünde, anüs dışına doğru çıkıntı yapan, mor renkte ve ağrılı lezyonlardır. Sert kıvamda dışkılama, ishal, soğuk zeminde oturma  vb.  nedenler  anal tromboz  oluşumuna yol açabilir. Genellikle kendikendine 1-2 saat içinde ortaya çıkar. Büyük olanları birkaç gün sürebilen şiddetli ağrıya neden olabilir.  Kanama görülebilir. Şiddetli ağrısı olan vakalarda cerrahi tedavi ile damar içindeki  pıhtının (trombüs) çıkarılması gerekir. Hafif vakalarda kortizon ve lokal anestezik içeren pomadlar, soğuk (buz) uygulama ve oturma banyoları tavsiye edilebilir. Lezyon destek tedavisi ile genellikle  birkaç hafta içinde  kaybolur.

ANAL EGZEMA

Anal egzema anüs çevresindeki deride oluşan iltihabi bir hastalıktır. Anal sfinkter yetersizliği (dışkı kaçırma), büyümüş hemoroidler, perianal fistüller, anal fissürler, kötü anal hijyen, anal bölgenin aşırı tüylü olması, aşırı terleme, sık dışkılama gibi hallerde  anal egzema  oluşabilir. Anal egzemanın ana belirtisi kaşıntıdır. Ağrı olabilir. Belirtiler genellikle gece yatıldığında ortaya çıkar. Anal egzema tedavisinde  mümkünse  mevcut  sebeplerin ortadan kaldırılması  gerekir. Tedavi için bir deri hastalıkları uzmanından yardım alınması uygun olur. Anal hijyen sağlanmalı ancak tahriş edici temizlik maddeleri kullanılmamalıdır. Kortizon içeren kremler, losyonlar vb. faydalı olabilir.

Anal egzema

KONDİLOM (CONDYLOMA)

Kondilomlar anüs ve çevresinde oluşan, küçük bir karnıbahar görünümde, genellikle 2-15mm büyüklüğünde olabilen nodüler-polipoid formda lezyonlardır. Vücudun herhangi bir yerinde oluşabilirse de  daha çok genital bölgede ve anüste ortaya çıkar. Kondilomlar cinsel yolla bulaşan bir virüs tarafından  oluşturulur (papilloma virüs). Daha çok çok eşli ilişki yaşayan bireylerde görülür. Oral seks yapan bireylerde ağız içinde de çıkabilir.
Kondilomlar genellikle  anüste ve çevresinde kaşıntı ve yanma hissine yol açarlar. Aal kanal içinde oluşan kondilomlar ağrı ve kanama yapabilir. Kondilomlar yakılarak  tedavi edilebeileceği gibi büyük olanlarının  cerrahi olarak çıkarılmaları gerekir. Tedavi edilmeyen vakalarda lezyonlar  büyük hacimlere ulaşabilir ve  habisleşme  görülebilir.

Anüste kondilomlar

MARİŞ  (MARISCS) (Anal bölgedeki deri torbacıkları, skin tag)

Mariş (marisc ispanyolca kökenli bir kelime  olup midye / salyangoz vb.  demektir, mariscos: deniz ürünü) anal halka üzerinde oluşan, polipoid formda  ağrısız  cilt kabarıklıklarıdır.  Tek olabileceği gibi tüm anüsü çevreleyecek sayıda ve  büyüklükte olabilirler. Genellikle  bir  nohut büyüklüğündedir ve nadiren  bir kestane  büyüklüğüne ulaşabilir. Çoğu kez  farkında olmadan yıllar içinde gelişir.
Marişler  genellikle bir rahatsızlık oluşturmazlar.  Büyük marişler anüs temizliğini güçleştirebileceğinden kaşıntı, yanma ve akıntıya neden olabilirler. Anal hijyene dikkat edilmesi, dışkılama sonrasında anüsün ılık su ve tahriş etmeyen temizlik malzemeleriyle temizlenmesi  semptomların gerilemesi için genellikle yeterlidir. Cerrahi tedavi genellikle estetik amaçla uygulanır.

 PERİPROKTAL APSE (Perianal apse)

Anüse komşu alandaki doku içinde  apse (irin) birikimine verilen addır. Kuyruk sokumu kemiği bölgesinde olduğunda coccygeal apse olarak adlandırılır (coccygeal bölge-kuyruk sokumu bölgesi).  Annü kenarında hissedilen ağrı  genelllikle aniden ortaya çıkar ve gün içinde  giderek artarak belirgin ölçüde rahatsız edici hale gelir. Üşüme, titreme ve ateş olabilir. Halsizlik bulunabilir. Anüs kenarında  üzeri kızarık, kısmen sert, sıcak ve ağrılı bir şişlik ele gelir.  Apse kendiliğinden dışa açılırsa belirtiler kendi kendine düzelebilir ve  ağrı  günler içinde azalarak kaybolur.  Ancak  bu durum nadir görülür ve  genellikle apsenin cerrahi müdahala ile boşaltılması gerekir. Gecikilen vakalarda apse genişleyerek komşu dokulara uzanabilir, sfinkterlerde hasarlanma oluşturarak dışkı kaçırma gibi ciddi sorunlar ortaya çıkabilir. Tüm vakalarda mutlaka antibitotik tedavisi uygulanmalıdır. Diabet, kanser vb. vücut direncini düşüren hastalığı olanlarda periproktal apseler  yaşamı tehdit edebilecek boyutlara ulaşabileceğinden bugibi vakalarda erken tedavi önemlidir.

Perianal apse

 PROKTALJİ FUGAKS (Proctalgia fugax)

Proktalji fugaks, anüs ve çevresinde ve perine bölgesinde (apış arası) hissedilen  kramp tarzında veya batıcı ağrılardır. Nedeni  kesin olarak bilinmemekle birlikte bu bölgedeki kasların (özellikle levator ani kası)  aralıklı kasılması sonucunda oluştuğu düşünülmektedir. Bazı otörler ‘levator ani sendromu’  ile proktalji fugaksın aynı hastalık olduğunu ileri sürerler. Ağrılar haftalar  veya aylarla  değişebilen aralıklarla  gelebilir ve 10-20dk kadar sürebilen, batıcı veya şimşek çakar tarzda hissedilen ağrı atakları şeklindedir. Ağrılar  genellikle  geceleri  veya gün içinde otururken ortaya çıkar, sırtüstü yatma ve yürüme ile azalır. Stres  belirtilerin başlamasına neden olabilir. Proktalgi fugaksın  kesin olarak etkili olduğu gösterilmiş olan bir tedavisi yoktur. Sıcak suda oturma banyoları, kas gevşetici ajanlar,  antiromatizmal ilaçlar ve trisiklik antideprasanlar fayda edebilir.

PRURİTUS  ANİ  (Anüs kaşıntısı)

Anüs ve çevresindeki deride hissedilen rahatsız edici kaşıntı ‘pruritus ani’  olarak adlandırılır. Aşırı terleme, anal hijyene dikkat edilmemesi, anal temizlikte tahriş edici temizlik maddelerinin kullanılması, paraziter hastalıklar (özellikle kıl kurdu – enterobius vermicularis), bu bölgenin  mantar enfeksiyonları, anal kondilomlar (bkz. kondilom),  psöriasis (sedef hastalığı), egzema,  barsak salgısının (müküs) anüsten sızması (dışkı kaçırma vb.), bazı gıdaların tüketilmesi  (yoğurt, meyve suları, baharatlı gıdalar, domates vb.) ve  daha nadir olarak  anüs kanserleri  anüs ve çevresinde kaşıntıya  neden olabilir. Yukarıda  sayılan nedenlerin araştırılarak ortadan kaldırılması  kaşıntıyı azaltabilir veya tamamen ortadan kaldırabilir. Sorbolen, hidrokortizon ve capsaicin içeren pomadların kullanılması semptomatik düzelme sağlayabilir. Dirençli vakalarda  bu bölge derisi içine metilen mavisi enjeksiyonu etkili olabilir.
( Sorbolen; glycerin, saf su, yumuşak paraffin ve bitkisel yağdan oluşan nemlendirici madde, ticari olarak satılan bir çok krem vb. üründe bulunur).

REKTAL PROLAPSUS

procto11Rektal prolapsus kalın bağırsağın anüse açılan son kısmı olan rektumun anüsten dışarı çıkmasıdır. Rektum pelvik tabanda (karın boşluğunun alt döşemesi) tutunamadığında  dışkılama sırasında veya  ağır kaldırma vb gibi ıkınma gerektiren  hareketlerde  anüsten dışarı çıkabilir. Bu bölgedeki bağ dokusunun  zayıflığı, anal sfinkter  yetersizliği,  çok sayıda doğum yapmak, kronik kabızlık ve anüse yönelik cerrahi girişimler  rektum prolapsusuna  neden olabilirler.  Anüsten dışarı çıkan rektum  bazen  bir yumruk  büyüklüğüne ulaşabilir. Dışkı kaçırma, kilotta lekelenme ve daha nadir olarak kanama görülür. Dışarı çıkan rektum  üzerinde ülserler oluşabilir. Dışkı kontrolü ortadan kalkmıştır. Dışarı çıkan rektum elle kolayca içeri itilebilir ancak kısa süre sonra tekrar dışarı çıkar. Hafif vakalarda anal sfinkter ve pelvik taban egzersizleri, elektriksel uyarı gibi  yöntemlerle  düzelme sağlanabilirsede hastaların büyük bir kısmında cerrahi tedavi gerekir.

Kaynaklar:

1-Pfenninger JL, Zainea GG. Common anorectal conditions: Part II. Lesions.Am Fam Physician  2001;64:77-88.
2- Anorectal abscess and fistula-in-ano.J Natl Med Assoc 1988;80:1209-13.
3-Rizzo JA, Naig AL, Johnson EK.Anorectal abscess and fistula-in-ano: evidence-based management.Surg Clin North Am 2010;90:45-68.
4- Stites T, Lund DP.Common anorectal problems.Semin Pediatr Surg 2007;16:71-8.