Reflü hastalığında tedavinin amacı; yakınmaların kontrol altına alınması, yemek borusunda oluşan hasarlanmanın iyileştirilmesi, tedav ile sağlanan düzelmenin idamesi ve komplikasyonların önlenmesidir. Her hastada hastalığın seyri değişik olabileceğinden her hastada farklı bir yaklaşım gerekebilir. GÖRH kronik seyirli ve nükslerle giden bir hastalık olduğundan ilaç tedavisi ile birlikte yaşam tarzlarında yapabilecekleri bazı basit değişiklikler yönünden hastaların aydınlatılmaları gerekir. Yatak başının 15 cm kadar yükseltilmesi, gece sol yana dönerek uyumak, reflüyü kolaylaştırabilecek gıdalardan sakınılması, yatmadan en az 3 saat öncesine kadar yemek yenmemesi, aşırı kiloların verilmesi, sigara, kahve ve alkol tüketiminin azaltılması yaşam tarzında yapılabilecek değişikliler olarak sayılabilir.
Yağlı ve kızartılarak hazırlanan yiyecekler, salçalı ve baharatlı gıdalar, özellikle aç karına yenilen tatlılar, kahve, asitli meyve suları ve kolalı içecekler reflüyü kolaylaştırarak şikayetlerin artmasına neden olabileceklerinden hastaların mümkün olduğunca bu tür gıdaların tüketimini azaltmaları ve bu tür gıdaları daha çok öğle yemeklerinde tüketmeleri önerilir. İlaç tedavisi sıkı perhiz gereksinimine ihtiyacı azaltmaka ve hastalara daha konforlu bir yaşam imkanı sağlamaktadır ki bu durum özellikle genç ve orta yaş gurubunda bulunan ve hareketli bir sosyal yaşama sahip hastalar için oldukça önemlidir.
Yatak başucunun yülseltilmesi
Antasitler hızlı bir semptomatik düzelme sağlamakla birlikte genellikle bol miktarda ve sık aralıklarla kullanılmaları gerekir ve tedavi edici etkileri yoktur. Hafif vakalarda, reflü ataklarının olduğu dönemlerde sadece antasitlerin kullanılması şikayetlerde yeterli bir düzelme sağlayabilirken daha şiddetli vakalarda midedeki asit salgısını baskılamaya yönelik ilaçların kullanılmasına gerek duyulur. Midedeki asit salgısının baskılanması GÖRH tedavisinde en önemli basamaklardan biridir. Bu amaçla hafif şiddetteki reflü vakalarının tedavisinde kullanılabilecek bir ilaç gurubu H2 reseptör blokerleridir (Ranitidin, famotidin, nizatidin, roxatidin vb.). Ancak bu ilaçların uzun süreli kullanımında tolerans gelişmekte, yani iki , üç haftalık bir kullanımdan sonra ilaç etkisini yitirmektedir. Bu nedenle ancak hafif vakalarda ve aralıklı olarak kullanılmaları tavsiye edilir.
Orta ve şiddetli reflü hastalığında kullanılması gereken ilaç gurubu ise proton pompası inhibitörleri olarak adlandırılan ilaçlardır (Omeprazol, lansoprazol, pantoprazol, rabeprazol, esomeprazol vb.). Bu ilaçlar mide asit salgısını güçlü bir şekilde baskılayarak etkin bir tedavi sağlarlar. Bu ilaçların etkili dozda kullanılmasıyla yapılacak 8-10 haftalık bir tedavi sonrasında hastaların büyük bir çoğunluğunda (%85-100) iyileşme sağlanabilmektedir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi ilaç tedavisi altında sıkı perhiz gereksinimi de azalmakta ve hastalar istedikleri yiyecekleri daha rahat tüketebilmektedirler.
Reflü hastalığının tedavisinde önemli bir sorun, tedavi kesildikten sonra hastaların büyük çoğunluğunda şikayetlerin tekrarlamasıdır. 8-12 hafta süren bir tedavinin kesilmesinden sonra hastaların yarısında 3 ay içinde , %80 inde de inde de 6 ay içinde bulgular tekrar ortaya çıkmaktadır. Tedavinin birdenbire kesilmesi bu olasılığı artırır. Bu nedenle hastaların çoğunda değişik yoğunlukda idame tedavisine ihtiyaç duyulur. Bazı hastalarda ilaçların gün aşırı veya haftada iki kez gibi aralıklı olarak alınması veya şikayetlerin olduğu dönemlerde kullanılması yeterli olabilmektedir.