Hastalıklar

Ağız kuruluğu (xerostomi)

Stj.Dr.Banu Hindioğlu, Prof.Dr.Ahmet Dobrucalı  

Ağız kuruluğu (xerostomi) , sıklıkla tükürük salgısının azalmasıyla ilişkili bir durumdur. Tükrüğün ağız sağlığında birçok önemli fonksiyonu vardır. Tükürük ağız içinin nemli kalmasını sağlayarak normal pH ve floranın sürdürülmesine yardımcı olur. Sindirim, çiğneme, yutma ve konuşma faaliyetlerini kolaylaştırır. Ağız içinde bakteri ve mantar enfeksiyonlarının gelişmini önler. Diş çürümelerini engeller ve  diş eti sağlığı içn gereklidir.  Normal bir birey 24 saatte ortalama 500 ml kadar tükürük üretir.

Ağız kuruluğu yaklaşık olarak her beş kişiden birinde ortaya çıkar. Kadınlarda ve yaşlılarda daha sık görülür. Yaşlılıkta ilaç kullanımının artması ağız kuruluğunun daha sık görülmesinde önemli bir faktördür.

Ağız Kuruluğunun Belirtileri nelerdir ?

Özellikle kuru gıdaların çiğnenmesinde ve yutulmasında zorluk

Konuşurken ağızda kuruluk hissi ve ses kısılması

Dilde yanma hissi

Tat alma duyusunda azalma, metalik tat

Sık susama

Dudaklarda çatlaklar ve kuruluk oluşması

Tükürük bezlerinde büyüme

Kötü ağız kokusu (halitosis)

Diş protezlerini kullanmada zorluk

Diş çürükleri

Ağızda mantar oluşumu (candidiasis)

Bunların yanı sıra ağız kuruluğuna yol açabilecek hastalıklara ait bulgular saptanabilir.

Ağız Kuruluğunun Nedenleri Nelerdir ?

Ağız Kuruluğunun Belirtileri nelerdir

Ağız Kuruluğunun Belirtileri nelerdir

1- Başka hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlara bağlı (iatrojenik) ağız kuruluğu:

 – İlaçlar: İlaçlara bağlı ağız kuruluğu en sık rastlanandır. Fizyolojik olarak tükürük salgısı parasempatik etkiyle artıp eempatik etkiyle azalır. Sempatik etki artışı (sempatomimetik ilaçlar) veya parasempatik etki azalışı (antikolinerjik ilaçlar) ağız kuruluğuna neden olur. Sıklıkla ağız kuruluğu yaptığı bilinen ilaçlar;

    – Antikolinerjik etki gösteren ilaçlar: Atropin ve analogları, trisiklik antidepresanlar,      serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI, antidepresanlar), antihistaminikler, antiemetikler, antipsikotikler

    – Sempatomimetik ilaçlar: Dekonjestanlar, bronkodilatörler, iştah baskılayıcılar

Baş ve boyun bölgesine uygulanan radyasyon düşük dozlarda bile ağız kuruluğuna yol açabilir.

Kemoterapi  tükürük kıvamının artışına, böylece ağız kuruluğuna neden olabilir.

Kronik graft versus host hastalığı (Kök hücre veya kemik iliği nakline bağışıklık sisteminin reaksiyon vermesi ile oluşan bir tablodur)

2- Tükürük bezini ilgilendiren hastalıklar

Sjögren sendromu: Ağız kuruluğunun yanı sıra göz kuruluğuna (xeroftalmi) da , neden olan kronik otoimmün bir hastalıktır. Kadınlarda daha sık görülür. Başka otoimmün hastalıkların seyrinde ortaya çıkabilir. Özellikle romatizmal hastalıklar, otoimmun tiroidit (Hashimato hastalığı) ve primer biliyer sirozda sık olarak görülür.

Sarkoidoz: Tüm doku ve organları tutabilen sistemik granülomatoz bir hastalıktır. Tükürük bezleri tutulduğunda ağız kuruluğu olur.

HIV hastalığı (AIDS): Ağız kuruluğu ile birlikte tükürük bezlerinde büyüme görülebilir. Ayrıca hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçlar ağız kuruluğu yapabilir.

Hepatit C virüs enfeksiyonu : Hepatit C virüsünün karaciğer dışı bulgularından biri de tükürük bezi hastalığıdır.

3- Nadir sebepler

Amiloidoz: Amiloid adı verilen anormal bir proteinin doku ve organlarda birikmesi ile karakterize bir hastalıktır. Tükürük bezlerindeki birikim ağız kuruluğuna neden olur.

Hemokromatoz: Kalıtsal nedenler sonucu demir metabolizmasındaki bozukluklara bağlı olarak organlarda demir birikimine neden olan bir hastalıktır. Tükürük bezlerinde demir birikimi ağız kuruluğuna neden olabilir.

Wegener hastalığı: Wegener granülomatozu orta ve küçük boy atardamarları tutan bir vaskülit (damar iltihabı) çeşididir. Tükürük bezinin tutulması ağız kuruluğu yapabilir.

Üç A sendromu (Triple A syndrome): Akalazya, adrenokortikotropik hormon(ACTH) duyarsızlığı (böbrek üstü bezi yetersizliği) ve gözyaşı salgılanmasında bozukluklar ile seyreden nadir kalıtsal bir hastalıktır.

– Yetersiz çiğneme: Çiğneme tükürük salgısını artıran önemli bir  uyrandır, yeterince çiğneme yapılmaması ağız kuruluğuna neden olabilir.

– Depresyon ve stres.

– Susuz kalma ve aşırı su kaybetme: Terleme  ve yterince su içilmemesi ağız kuruluğu yapabilir.

Ağız Kuruluğunda Tanı

Klinik bulgulara dayanarak tükürük salgısının azaldığı tespit edilebilir. Ayrıca Siyalometri adı verilen bir testle tükürük salgısının miktarı ölçülebilrise de pratikte sık başvurulan bir yöntem değildir.

Siyalografi, sintigrafi, MR ve ultrasonografi tükürük bezi hastalıklarının araştırılmasında kullanılabilecek görüntüleme yöntemleridir. Sjögren sendromu tanısında dudak biyopsisi sıklıkla kullanılır. Tükürük bezlerinden biyopsi alınabilir. Ağız kuruluğu ile sıklıkla birlikte bulunan göz kuruluğunun saptanmasında Schirmer testi sık kullanılan bir yöntemdir. Sjögren, romatoid artrit, sistemik lupus eritematosus gibi otoimmün hastalıkların araştırılmasında kanda romatoid faktör, ANA, dsDNA gibi belirteçlere bakılabilir. Ağız kuruluğu yakınması olan her hastada kan şekeri kontrol edilmeli ve temel biyokimyasal testleri yapılmalıdır.

Ağız Kuruluğu nasıl tedavi edilir ?

Ağız kuruluğu tedavisinde esas olan altta yatan problemi tedavi etmektir. Ağız kuruluğu problemi olan hastada tükürük salgısını artırıcı tedavinin yanı sıra oral hijyene de dikkat edilmeli, çürüklere karşı da florid içeren jeller kullanılmalıdır. Şekersiz sakızlar, ağız nemlendiricileri, alkalen tuzlu su gibi tükürük yerine geçen topikal ajanlar kullanılabilir. Pilokarpin ve bethanechol gibi ilaçlar tükürük salgısının artırılmasında etkilidir. Asitli ve şekerli gıdalardan kaçınılmalıdır. Ağızda kurumaya yol açabileceği için sigara ve alkolden uzak durulmalıdır. Leblebi, galete, kraker gibi kuru ve ağızda dağılan gıdalar hastaları rahatsız edebilir. Yeterli sıvı alındığından emin olunmalıdır.

Kaynaklar

1-Porter SR, Scully C, Hegarty AM. An update of the etiology and management of xerostomia. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod. 2004;97:28-46.
2-Hopcraft, M. and Tan, C. Xerostomia: an update for clinicians. Australian Dental Journal,2010; 55: 238–244.